TBMM’de 19 Temmuz gecesi çıkarılan 7554 Sayılı Kanun, tarım arazilerini, zeytinlikleri, meraları ve hatta su havzalarını “kamu yararı” kisvesiyle yatırıma açtı. Bu yasa, bir kalkınma hamlesi gibi sunulsa da, gerçekte toprağın fişini çekiyor.
Tarım Arazileri Artık Beton Tarlası
En verimli tarım arazileri, artık santral ve fabrika sahası olarak kullanılabilecek. Bu topraklar, domatesin değil betonun büyümesini destekleyecek. Üstelik “kamu yararı” gibi belirsiz bir gerekçeyle. Tarımın kalbi olan bu alanlar, üretimin değil yatırımın menfaatine sunulmuş durumda.

Zeytinlikler Yine Gözden Çıktı
“Alternatifi yoksa kesilebilir” denilerek zeytin ağaçlarına bir kez daha göz dikildi. Oysa zeytin ağacı sadece bir tarım ürünü değil; tarih, kültür, direnç ve kimliktir. Bu yasa ile zeytin artık sadece dalda değil, dosyada da budanıyor.

Meralar Yatırımcıya Tahsis Edilecek
Hayvancılığın son kalesi olan meralar, “geçici tahsis” adı altında yatırımcılara kiralanabilecek. Köylü, ineğini otlatacak otlak bulamayacak. Et ve süt üretimi düşecek, maliyetler artacak, dışa bağımlılık kaçınılmaz hale gelecek.
Ormanlar ‘Özel İzinli’ Projelerle Yok Olabilir
Yeni düzenlemeyle orman alanları da “stratejik projelere” açılabilecek. Doğa değil dozer kazanacak. Ekosistem dengesi bozulacak, biyoçeşitlilik tehdit altında olacak.
Su Havzaları da Gözden Çıkarıldı
İçme suyu kaynakları, yeraltı suları bile artık “öncelik yatırımda” diyerek risk altına sokuluyor. Su güvenliği ikinci plana atılıyor. Toprak susuz kalırsa, ürün vermez. Ürün vermezse, insan aç kalır.
Bu Yasa Ne Anlama Geliyor?
– Çiftçi üretimden çekilir
– Köyler boşalır
– Gıda ithalatı artar
– Doğa susar, şehir pahalanır
– Toprak küser, halk yoksullaşır
Tepki Göstermek Zorundayız
Bu yasa yalnız tarımı değil; kültürümüzü, köylerimizi, sofralarımızı tehdit ediyor. Geri dönülmez bir yola girmeden önce bu talana dur demeliyiz.
Toprak bizimdir. Üretim bizimdir. Gelecek bizimdir.








YORUMLAR