Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İhsan Altun

Toprağın sesi dinamitlerin gölgesinde kaybolmasın

Bu hafta sonu Bursa’nın doğusunda yalnızca ağaçlar değil, tarımın belleği de yandı. Gürsu ve Kestel kırsalı yangınla mücadele ederken, yangının hemen ardından duyurulan bir karar sessiz ama derin bir iz bıraktı: Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü’nün Gürsu İğdir Mahallesi’nde planladığı kalker ocağı için “ÇED gerekli değildir” denildi. 17,94 hektarlık orman alanı artık maden sahası olarak düşünülüyor.

Açıklama tarihi belki rastlantıydı, ama etkisi tesadüf değildi. Çünkü konu yalnızca arazi tahsisi değil—Gürsu’nun üretim dokusu, ekosistem dengesi ve toplumsal dayanıklılığı için geri dönülmez bir eşiğe işaret ediyor.

Toprak, Gürsu’da Bir Üretim Sahası Değil—Bir Hayat Biçimidir

Bugün Gürsu’da 10.000 dönümlük alanda, 800 üretici Deveci armudunu yetiştiriyor. Bu coğrafi işaretli meyve yalnızca sulu ve tatlı değildir; toprakla kurulan bağın, nesilden nesile geçen emeğin sembolüdür. Rüzgârın yönü, nem oranı ve mikroklimatik dokunuşlar bu üretimin ayrılmaz parçalarıdır.
Maden sahasında patlatmalar başlayınca toprak yapısı bozulacak, su yolları değişecek ve ağır iş makineleri tarımın içinde dolaşacak. Toz bulutları mikroklimatik duyarlılığı yüksek armut ve zeytin üretimini doğrudan tehdit edecek. Gürsu’nun toprakları artık yalnızca ürün değil, alarm verecek.

Tarımda Gölge Büyüyor—Sulama Planları Dinamitin Takvimine Göre

Mera ve tarım alanlarının maden sahasına fiziksel yakınlığı, hem hayvancılığı hem bitkisel üretimi baskı altına alıyor. Yer altı su seviyesinin düşmesi, yaz sıcaklarında zaten sınırlı olan sulama kaynaklarını daha da zorlaştıracak. Çiftçi artık rüzgârla değil, patlatma sesleriyle güne başlayacak.
Tarla, üretim sahası olmaktan çıkıp madenin baskısıyla çevrelenen bir tampon bölgeye dönüşecek. Toprak verim değil, kaçış üretecek. Genç çiftçiler umutlarını şehirlerde ararken, tarım arazilerinin piyasa değeri düşecek. Bu sessiz geri çekilme, aslında tarımın görünmez çöküşüdür.

Ekosistemin Sessiz Kaybı—Kuşlar, Böcekler, Hafıza

Tozlayıcı böcekler, kuşlar ve yaban hayatı ormanla birlikte yuvalarını yitirecek. Mikroklimatik düzen bozulunca nem oranı, rüzgâr yönü ve ürün verimi zincirleme etkilenecek. Gürsu’da artık sabah traktör sesiyle değil, kepçe uğultusuyla başlayacak. Bu yalnızca fiziki değil, psikolojik bir baskı dönemi demek.

Toprak Yerinde Yaşatır—Ama Taş Yerinden Alındığında Ağırlaşır

Kalker ocağı projesi, teknik bir işlem değil; toplumsal ve çevresel bir eşiktir. Gürsu’da madencilik yalnızca taş çıkarmıyor—bir ekosistemi, bir yaşam biçimini ve bir hafızayı şekillendiriyor.
Karar vericilere düşen görev, bu sessiz çığlığı duymak. Yangından hemen sonra gelen maden izni yalnızca bir prosedür değil, toprağın kaderine dair bir sınavdır. Çünkü taş yerinde ağırdır… ama toprak yerinde hayat verir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER