Frontiers in Psychology dergisinde yayımlanan çalışmada, üç liderin siyasi liderlik tarzlarının erken çocukluk ve aile ortamlarındaki benzer kalıplardan kaynaklandığı savunuluyor. Muş Alparslan Üniversitesi’nden araştırmacı Yusuf Çifci, bu liderlerin çocukluk deneyimlerini biyografik ve tarihsel veriler ışığında karşılaştırarak narsisizmin ailevi kökenlerini analiz ediyor.
Çalışmada, Hitler, Putin ve Trump’ın çocukluklarında psikolojik travma ve hayal kırıklıkları yaşadığı; otoriter baba figürlerinin sıkı kontrolü, duygusal soğukluğu ve annelerin aşırı telafi edici yaklaşımları nedeniyle sağlıklı narsisistik gelişimin engellendiği vurgulanıyor. Araştırma, bu durumun yetişkinlikte patolojik narsisizm belirtileri olarak kendini gösterdiğini ortaya koyuyor.
Sağlıklı narsisizmin özgüven ve özsaygıyı desteklerken, sağlıksız narsisizmin erken yaşta yaşanan duygusal bozukluklardan kaynaklandığı belirtiliyor. Çalışma, bu üç liderde gözlemlenen görkemlilik, hayranlık ihtiyacı ve eleştiriye karşı düşmanlık gibi özelliklerin yalnızca kişisel hırs veya ideolojiyle açıklanamayacağını; çözülmemiş çocukluk travmalarının da önemli bir etkisi olduğunu ileri sürüyor.
Bununla birlikte, araştırma bazı sınırlamalara da dikkat çekiyor. Çalışma doğrudan psikolojik değerlendirmelere dayanmadığı için kesin klinik teşhisler konulamıyor. Ayrıca, çocuklukta yaşanan zorluklara verilen tepkilerin bireyler arasında büyük farklılıklar gösterdiği; travma veya otoriter ebeveynlik deneyimi yaşayan herkesin narsistik özellikler geliştirmediği vurgulanıyor. Çalışmanın odaklandığı örnekler ise belirli bir kültürel ve tarihsel bağlamda erkek liderlerle sınırlı kalıyor.
