1990’lı yıllar, Bursa için büyük bir değişimin yaşandığı dönemdi. Anadolu’nun pek çok ilinden yoğun göç alırken, bu göç dalgasının en güçlü damarlarından biri Muş’tan gelenlerdi. Kimisi daha iyi bir yaşam umuduyla isteyerek geldi, kimisi ise yaşadığı bölgedeki sosyal ve güvenlik sorunlar nedeniyle zorunlu göçle Bursa’ya ulaştı. Herkesin bir hikâyesi vardı; kimi umutla, kimi mecburiyetle, ama hepsi yeni bir başlangıcın peşindeydi.
Bu göç süreci, hem gelenler hem de yerleşik halk için zorluydu. Ekonomik sıkıntılar, kültürel farklılıklar, barınma sorunları… Birçok aile, kiralık ev bulmakta zorlanınca kendi yaşam alanlarını kendi imkânlarıyla kurdular. O dönemde “gelenden memnun olmayan” da vardı, “geldiği yerden kopup gelen ama burada kök salamayan” da…
İşte tam bu noktada, sivil toplum kuruluşları devreye girdi. Dernekler, hemşerilik bağlarını korumanın ötesinde, toplumsal uyumu sağlamak, sorunlara çözüm üretmek ve yeni bir yaşam kurmak için adeta bir köprü görevi gördü. Bu anlamda, Muş İLDER Bursa’da çok önemli bir boşluğu doldurdu.
2010 yılında, Bağlarbaşı’nda kiralık ufak bir yerle yola çıkıldı. Mücadele ruhu, gelen taleplerin yoğunluğuyla birleşince, o küçük mekân yetmez oldu. Bu ateş, 2013 yılında FSM Bulvarı’nda hayırseverlerin desteğiyle dört katlı bir kültür evine dönüştü. Bu inşaata sadece tuğla ve harç değil; dayanışma, eğitim, kültür ve sporun harcını kattık içine.
Muş İLDER, yalnızca hemşerilik bağıyla sınırlı kalmadı. Sosyal, kültürel, eğitim ve spor alanlarında düzenlediği etkinliklerle toplumun her kesimine dokundu. Derneğin en büyük gücü, yönetim kurulundaki çeşitliliktir. Her meslekten, her tecrübeden insanlar bir araya gelerek bu yapıyı ayakta tutuyor. Her 15 günde bir toplanıyor, kararlar ortak akılla alınıyor. Bu sayede hem şeffaf hem de güçlü bir yapı oluşmuş durumda.
Kültür evinin alt katı, mescit ve şark odası şeklinde düzenlendi. Burada kültür yaşatılıyor; sıra geceleri, muş köftesi, tandır ekmeği ile yapılan sohbetler…Bu şark odasında sadece yemek yenmiyor; hatıralar paylaşılıyor, dertler dinleniyor, hayaller kuruluyor.
Her yıl Bursa’da okuyan Bütün Muşlu üniversite öğrencilerine burs veriliyor. Sadece burs değil; her ay bu gençler yemekli toplantılarda bir araya geliyor. “Bir Konu, Bir Konuk” başlığıyla düzenlenen bu buluşmalarda, öğrenciler alanında uzman konuklarla birebir söyleşi yapma imkânı buluyor. Bu buluşmalar, gençlerin hem akademik hem de sosyal gelişimine katkı sağlıyor. Ve en güzeli: Bu öğrenciler, meslek sahibi olduklarında yeni gençlere burs veriyor. Nesiller arası dayanışmanın en güzel örneği bu.
Sosyal yardımlar, derneğin temel taşlarından biri. Bursa içinde ihtiyaç sahibi ailelere düzenli destek sağlanıyor. Ama sadece il içinde değil… Deprem bölgelerine en hızlı ulaşan sivil toplum kuruluşlarından biri.
Bugün, Filistin halkının yaşadığı zulme karşı da Muş İLDER elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyor. Yardım kampanyaları, bilinçlendirme çalışmaları ve kamuoyu desteğiyle Filistinli kardeşlerimizin yanında duruyor.
Her yıl düzenlenen futbol turnuvası ise tam anlamıyla bir spor ve dostluk şölenine dönüşüyor. Bursa’nın dört bir yanından ilgi gören bu etkinlik, kupa töreniyle taçlanıyor; il içinden ve il dışından çok sayıda konukla coşkuyla kutlanıyor.
Bugün Muş İLDER, geçmişin zorluklarından aldığı derslerle geleceğe umutla bakan bir gönül hareketidir. Köklerinden kopmadan büyüyen, her adımında birlikteliği ve paylaşmayı esas alan bir dayanışma örneğidir.
“Muş İLDER bir iyilik hareketidir.”
Ve ben bir ziraat mühendisi olarak biliyorum ki, toprağa ektiğimiz her tohum, emekle ve sevgiyle yoğrulursa bereketiyle geri döner. Toprak nasıl bilgiyle, sabırla ve özenle işlendikçe verimli oluyorsa; insan topluluğu da aynı şekilde, dayanışma ve paylaşmayla değer kazanır, güçlenir, çoğalır.
Bir avuç tohumdan koca bir tarla doğduğu gibi, bir iyilikten de nesiller boyu süren umutlar filizlenir. Muş İLDER, işte bu bereketin tarlasıdır. Ektiğimiz her tohum, bir gencin geleceği, bir ailenin huzuru, bir toplumun birliği olur.
Bu yolda yürümekten asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, toprak ne kadar derin sürülürse, kök o kadar sağlam tutar; iyilik ne kadar yaygınlaşırsa, insanlık o kadar güçlü kalır.

