Gürsel Tekin ve benzerleri, “40 yıllık CHP’liyim” söylemiyle partinin içindeki gençleri ve umutları dışlayan, başka sesleri yok sayan bir zihniyeti temsil ediyor. O 40 yılın 25 yılı AKP iktidarını beslemekle geçmişse, ortada ne siyasi varlık ne toplumsal karşılık kalmıştır. Koltuğa yapışmış, “O koltuk benim” diyerek dolaşanların halkın sırtına yük olmaktan başka bir işlevi kalmamıştır.
Bu ortamı yaratanlar, ülkedeki gerçek sorunlar konuşulmasın diye ekran başında çekirdek çitleyerek bu manevraları izliyor. Oysa hayat başka bir yerde akıyor. Okullar açıldı, binlerce çocuk ayakkabısız. Beslenme çantasına peynir koyamayan anneler, çocuğunun açlığını düşünüyor. Emekli parkta oturuyor çünkü evde oturmak bile pahalı. Çiftçi tarlasına giderken yolda kalıyor, mazot zamları üretimi değil üreticiyi durduruyor. Ürününü tarlada bırakmak zorunda kalan üretici, alıcı bulamamanın çaresizliğini yaşıyor.
Gerçek gündem; zeytinliklerin korunması, meraların talan edilmemesi, gençlerin uyuşturucudan uzak tutulmasıdır. Ama bu sesler ekranlara ulaşmıyor. Çünkü siyasi manevralar, halkın sesini bastırıyor.
2025 yılında çıkan orman yangınlarında 49.769 hektar alan kül oldu. Yaklaşık 69.700 futbol sahası büyüklüğünde bir doğa yok oldu. Mera ve zeytinlikler özel izinlerle madene açılıyor, tarım arazileri rant projelerine kurban ediliyor. Bu felaketler, siyasi gündemin gölgesinde sessizce yaşanıyor.
Üretici nefes alamıyor. Mazot fiyatları altı ayda % 40’n üzerinde arttı. Gübre ve ilaç maliyetleri üretimi durduracak seviyeye ulaştı. Meraların yok edilmesi hayvancılığı bitiriyor. İhracat kısıtlamaları ve iç piyasa dengesizlikleri üreticiyi cezalandırıyor.
Bu ülkenin gerçek gündemi; üretimdir, geçimdir, gelecek kaygısıdır. Gürsel Tekin’in binaya girip girmemesi değil, çocuğun açlığı, çiftçinin çaresizliği, emeklinin yalnızlığıdır. Üretici alın teriyle, üretimle, dirençle yaşıyor. Ve bu sesi duymayanlar, halkın değil, kendi gündeminin peşindedir.
